Hukuki Boyut
Alzheimer Hastalığı ve Adli Psikiyatrik Uygulamalar
DOÇ. DR GÖKHAN ORAL
PROF.DR. TAMER ŞUER
İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Adli Psikiyatri Bilim Dalı
Alzheimer ile ilgili olarak ortaya çıkabilecek hukuki sorunlar konusunda ön planda düşünülmesi gereken Medeni Kanunun vesayet ve müşavirlik ile ilgili maddeleridir.
Her vatandaş erişkin yaşa (18 yaş) geldikten sonra, oy kullanma, alıp satma, vasiyetname düzenleme, evlenme gibi medeni kanunla düzenlenmiş her türlü işleri bizzat kendi başına yapabilme hakkını kazanmış olur. Bir erişkinin medeni haklarını kullanabilmesi için mümeyyiz (temyiz edebilme kabiliyeti) olması gerekir. Bir kişinin mümeyyiz kabul edilmesi için sadece 18 yaşını bitirmiş olması yetmez. Aynı zamanda tam bir zihinsel ve ruhsal sağlamlık içinde olması gerekir.
Alzheimer gibi entelektüel ve ruhsal faaliyetleri etkileyen bir bozukluk, özellikle hastalığın ilerlemiş dönemlerinde kişinin temyiz edebilme kabiliyetini etkiler. Alzheimer hastalığına tutulmuş bir kişinin hafızası, olayları sağlıklı değerlendirme yeteneği, telkine dayanıklılığı gibi medeni hakları kullanmak için gereken türlü özelliklere herhangi bir insan kadar sahip olmayabileceğini unutmamak gerekir. Üstelik hasta olan kişi bu yeteneklerine artık sahip olmadığının ya da eskisi kadar sahip olmadığının tam olarak ayırdında olmayabilir. Bu durum, onu bazı hukuk işlemlerinde kendisi, ailesi ve yakınlarının menfaatlerini koruma konusunda yetersiz kılabilir. Özetle bir Alzheimer hastası, hastalığının derecesine bağlı olarak, türlü finansal konularda istismar edilmeye oldukça açık birisidir. Kendisinin finansal istismara açık olması gibi, aslında istismar etmek niyetinde olmadığı halde başkalarını da mağdur duruma düşürebilir. Hatalı finansal kararlar, vasiyetname düzenlemeleri gibi hukuki işlemlerle bir anlık kızgınlık ve mahkeme hataları sonucu aslında çok sevdiği yakınlarının ciddi boyutlarda mağduriyetlerine yol açabilir.
Finansal istismar riski kadar önemli bir yer tutmasa da, ülkemizin kültürel özellikleri nedeniyle seyrek rastlanmayan bir durum olarak evlenmeyi istemesi ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkabilir. Unutmamalıdır ki evlenme de mendi kanunla korunmuş bir haktır ve mümeyyiz olmadığı düşünülen kişilerin evlilikleri ancak bilirkişi hekimlerin raporları sonrasında mümkün olabilir.
Türk Ceza Kanunu ile ilgili olarak, yakınları suçlama, bir şeylerin çalındığını iddia etme, kıskançlık fikirleri, kendisine kötülük yapılacağı gibi aşırı değerlendirmelerden varsanılara kadar giden boyuttaki muhakeme kusurları da Alzheimer hastalığına tutulmuş olan bir kişinin dava açabilme ehliyetini etkileyebileceğinden ve çeşitli tatsız sosyal sorunlara yol açabileceğinden dikkatli olunması gerekir. Yaşı ve fiziksel yetersizliği nedeniyle fiziksel şiddet içeren suçlara kalkışmaları çok kolay olmasa da, bilhassa düşünce bozuklukları ile seyreden durumlarda yine de tedbirli olunmasında fayda vardır. Delirium ya da diğer organik sebeplerle mekan oryantasyonu bozulmuş kişilerin evlerini, bulundukları ortamları karıştırmaları mümkün olabileceğinden (bu durumun yabancı ortamlarda ve geceleri daha sık olabileceği unutulmamalıdır) kayıp vakaları için çok dikkatli olunması gerekmektedir.